Susam Bülten
Mart 2025 – Sayı 3
Bu sayıda neler var?
-
- 26 Yılın Seçimleri: “Demokrasilerde” iktidarlar 2015’ten beri oy kaybediyor
- Son Pişmanlık: Toplumun %50‘si meslek kararından memnun değil
- Hurdacının Yolu: Beyoğlu’nda hurdacılık yapan Kasım Ağabey günde 16 km yürüyor
Geçtiğimiz hafta Susam Bülten %30 oranında açıldı. Bir haftada aramıza 115 yeni kişi katıldı. Arkadaşlarınıza iletmeyi unutmayın! |
Eğer bu eposta size iletildiyse aşağıdan ücretsiz abone olabilirsiniz: |
26 Yılın Seçimleri
37 ülkenin 1999-2024 arası genel seçim sonuçlarını analiz ettik. Aşağıdaki grafik bu 37 ülke için iktidar partisinin oy değişimini gösteriyor. 2015 yılından sonra iktidar partileri genelde kan kaybetmiş.
Hangi Ülkelerin Seçim Sonuçlarına Baktık?
1999-2024 Arası 37 Ülkede Yapılan Genel Seçimlerde İktidar Partilerinin Oy Değişimi
Son Pişmanlık Neye Yarar?
Türkiye Raporu’nda geçmişte hangi kararınızı değiştirmek isterdiniz diye sorduk.
Geçmişte Aldığınız Hangi Kararları Değiştirmek İsterdiniz? (%)
Beyoğlu Gezginleri 2 – Hurdacı (Uzun Okuma)
Bir Hurdacının Günlük Rutini Videosu İçin Tıklayın (YouTube)
“Ben 12 yaşımdan beri bu sokaklardayım. Herkes beni bilir, ben onları bilirim. Bu iş böyle. Seni bilecekler ki hurda çıktığında akıllarına sen geleceksin. Yoksa istersen sabahın 6’sında çık, akşam ezanına kadar dönüp dolaş, toplayıp toplayacağın iki kilo demir olur.”
Kasım Ağabey 46 yıldır her gün Beyoğlu sokaklarında. Ama Beyoğlu’nun ne sokakları ne de insanları aynı değil. Onu “döndürecek” günlük hurdayı toplayabilmesi için yeni Beyoğlu’nun da Kasım Ağabeyi bilmesi, tanıması gerek. Üzerinde telefon numarası yazılı bir kartı var; hurda arabasıyla dolaşırken önünden geçtiği dükkânlara onu bırakıyor. Önceden kartını verdiği bir dükkânın önünden geçiyorsak da bir “kolay gelsin” ile kendini hatırlatıyor. “Ne haber Kasım Ağabey?” sorusu gelecek olursa cevabı her zaman hazır: “Ne olsun, kendimi gezdiriyorum.”
Bilinir, güvenilir ve ulaşılabilir olmak için yıllardır değiştirmediği saatinde rotasına başlıyor. İlk olarak İstiklal Caddesini turlayacak. Bazı günler hiç hurda çıkmayabilir ama bu iş “ortalama” işidir; kendisini döndürecek olan bu ortalamayı bulmak için her sabah Beyoğlu dükkânları açılırken Kasım Ağabey hurda arabasıyla önlerinden geçecek.
Mesleğinin inceliklerini anlatırken Kasım Ağabeyin telefonu çalıyor: Asmalımescit’te bir restoranda çıkma bir buzdolabı var. Alınacak, arabaya yüklenecek ve Tepebaşı’ndaki depoya bırakılacak. Belki çalışır durumdadır ve satılır. Olmazsa hurdaya çıkar, kaç kilo geldiğine bakılır. Telefonu kapattıktan sonra o da Tepebaşı’ndaki depoda birlikte çalıştığı arkadaşlarından birini arayacak. “Genç olsam,” diyor “tek başıma sırtlar götürürdüm ama…”
Ama böylesi de iyi. “Bu işte hep bana, hep bana olmaz.” Sadece Kasım Ağabey ve yardıma çağırdığı arkadaşı değil, işin devam etmesi için kazanması gereken başka aktörler de var. Hurdacılık sektöründe sokaklarda gezerek hurda toplayan Kasım Ağabey, günlük getirdiği hurda için ona ödeme yapan ve ortalama 4-5 hurdacıyla çalışan küçük hurda deposu, bu küçük deponun anlaşmalı olduğu Küçükpazar’daki büyük depo ve en nihayetinde büyük depodan toplu halde demir satın alan fabrika kazanmak zorunda. Tabii bazılarının daha çok kazanması gerekiyor.
Kasım Ağabey, annesi ile babası onu ve iki kardeşini alıp Nevşehir’den İstanbul’a göçtüğünde 6 yaşında olduğunu hatırlıyor. Babası, Tahtakele’de hazır giyim üzerine dükkânı olsa ve fena para kazanmasa da içkiye fazla düşkün. Kasım Ağabeyin ilk okulda okurken aynı zamanda simitçilik ve ayakkabı boyacılığı yapması gerekecek. İlk okul bittikten sonra da okula devam etmeyecek. O zamandan beri sokaklarda çalışıyor ancak hurdacılığa ise 12-13 yaşlarında başladığını hatırlıyor. Henüz simitçilik yaparken, Nevşehir’deki köyden İstanbul’a gelip hurdacılık yapan tanıdıklar sayesinde hurda işi aklına düşüyor. “Bizde böyledir,” diyor “Nevşehir’den gelenler hurdacı olur, Aksaray’dan gelenler depo işletir.” İstanbul’un karmaşasında yönünü bulmak için önceden yürünmüş, tanıdık yolların önemi büyük. “Bu işin en büyük zorluğu,” diyor “dolu araba ile bu yokuşları çıkmak.” Beyoğlu yokuş bakımından oldukça cömert. Bu işi başka bir semtte yapsa daha kolay olmaz mıydı diye merak ediyorum. “Başta olsa olurdu ama… artık buraları ezberledik, başka yer olsa daha zor.” Kolayın olmadığı yerde rotayı tanıdık zorluk çiziyor.
Aslında Kasım Ağabey 46 yıldır rotasından hiç sapmamış değil. Askerden döndükten sonra, evlenmeyi de kafaya koymuşken, “daha düzgün” bir işi olsun diye matbaada çalışmayı denemişti ama “bünyesi” kabul etmedi: “Bu iş bünye meselesi. Kapalı yerde, patronun altında bir ay çalışınca stresten beynimde pıhtı attı. Bıraktım ben de. Böyle de yaşanıyor.” Nitekim tekrar hurdacılık yapmaya başladıktan sonra evlenecek ve bu evliliğinden iki oğlu olacaktı. Şimdi tamircilik yapan küçük oğlunu yakın zamanda evlendirecek, hurda deposunda çalışan büyük oğlunun ise “düzgün bir iş tutturmasını” bekliyor. Sabah 8 ile akşam 4 arasındaki çalışma saatleri, dışarıdan sigortasını ödeyerek aldığı emeklilik, büyük depolar ve fabrikaların işleyişe dahil olması hurdacılık sektöründe “formel” ve “enformel” arasındaki sınırları bulanıklaştırsa da işin kendisine dair algıların değişmesi o kadar kolay olmuyor.
Hurdacılığın bir sektör olarak yeni dünyaya uyum sağlaması, onun “düzgün bir iş” olarak görülememesine sebep olan olumsuz algıyı ortadan kaldırmadığı gibi getirdiği kazancı da kötü etkiliyor. Kasım Ağabey hayatını, evini ve ailesini hurdacılık yaparak kurdu. Bugün haftanın altı günü çalışarak kazandığı paranın yanında bir de emekli maaşı alsa da geçinebilmesi kolay değil. “Gençliğimde,” diyor “günde 5-6 kez doldururdum bu arabayı. Bu yaşımda 300 kilo yük ile bu yokuşları 5 kez nasıl çıkayım?”
Kasım Ağabey 58 yaşında. Her sabah 6’da uyanıp Bayrampaşa’daki evinden Beyoğlu’na gelirken metroda düşünüyor; çocuklar hayırlısıyla kendi ailelerini kursa, kendisi de emekli maaşından az çok demeden biraz kenara koysa, Nevşehir’deki köyünde babasından kalan arsaya tek katlı, küçük bir ev yaptırsa… “İstiyor musun yani artık hurdacılığı bırakmayı?” diye soruyorum. “Ben hurdacılığı bırakmam da… gördüğün gibi işte, hurdacılık beni bırakıyor.”
Susam Bülten Nedir?
Her yer veri her yer data. Peki biz ne yapıyoruz?
Anlamanın, katkıda bulunabileceği diğer hedefler bir yana, kendisinin de bir amaç olduğuna inanıyor ve bu yolda ilerlemek istiyoruz. Her hafta yayımlanacak bültenimizde; lahmacun fiyatlarının il il enflasyon karşısındaki seyrinden meclis puan tablolarına (vekillerin performansına dair kapsamlı istatistiklere), dizilerde ve tartışma programlarında (görüntü işleme yöntemleriyle elde ettiğimiz verilerle) ne gördüğümüze, sokaklardaki hurda/eskici hikâyelerine kadar geniş bir yelpazede veriler ve analizler paylaşacağız. Her şeyi bir soru ve dolayısıyla bir araştırma konusu haline getirmeye hazır olan herkesi, bu bültenle aramıza bekliyoruz.
Sıkça Sorulan Sorular:
Adı neden Susam: Çünkü Research İstanbul ofisi Susam Sokak’ta 🙂