Skip to content Skip to footer

Bülten 5 – 4 Nisan 2025

Susam Bülten­

Nisan 2025 – Sayı 5

Bu sayıda neler var? 

    • Lahmacun Endeksi: Mart ayında Türkiye’de ortalama lahmacun fiyatı 117,5 TL oldu  

    • Boykot İşleri: Aralık 2023’te gençlerin %60’dan fazlası İsrail ürünlerini almayı bıraktığını ifade etmiş 

    • Beyoğlu Gezginleri: Ayakkabı boyacısıBurak Ağabey günde 16 km yürüyor 

Susam Bülten % kaç açılıyor?

Bu hafta aramıza 56 yeni takipçi katıldı!

Eğer bu eposta size iletildiyse aşağıdan ücretsiz abone olabilirsiniz:

Abone Ol!

Lahmacun Endeksi

Ayda 3 kere, 30 büyükşehirde 3000’den fazla restoranın lahmacun fiyatlarını analiz edip hem ulusal düzeyde hem de il düzeyinde ortalama lahmacun fiyatını hesaplıyoruz.

Türkiye’de Ortalama Lahmacun Fiyatı (₺) – 117,5 ₺
Aralık 2024 – Mart 2025

Lahmacun Endeksi vs. TÜFE – Aylık Değişim (%)
Mart 2025

İllere Göre Ortalama Lahmacun Fiyatı (₺)
Mart 2025

Boykot İşleri

Türkiye’nin gündeminde tüketici boykotları var. Mevcut boykota dair henüz güncel verimizi yok ancak Türkiye boykotlara yabancı değil. Sizler için Aralık 2023 tarihli Türkiye Raporu anketindeki İsrail ürünlerine uygulanan boykota dair cevapları paylaşıyoruz.

İsrail-Hamas Savaşı ile İlgili Sayacaklarımdan Hangisi Sizin İçin Geçerlidir? (%) – Aralık 2023

İsrail Menşeli Ürünleri Almayı Bıraktım (%) – Aralık 2023

Amerika Menşeli Ürünleri Almayı Bıraktım (%) – Aralık 2023

­
Beyoğlu Gezginleri – 3 Ayakkabı Boyacısının Yolu

Mücahit Karaca – GSU Doktora Öğrencisi
“Çok uzun süre yollarda yürüdüm; mutlu çingenelere bile rastladım.”
Gadjo Dilo, Tony Gatlif (1997)

Beyoğlu’nda bir boyacının 16 KM’lik rutinini izlemek için aşağıdaki videoya tıklayın:

 

Meydandan Gezi Parkına çıkan merdivenlerin ilk basamağında bir küçük tahta sandık: içerisinde hafif yıpranmış bir ayakkabı fırçası, ufak bir bez ile cila kutusu, altlarında da biri beyaz biri siyah olmak üzere iki boya var. Sandık burada olduğuna göre Burak Ağabeyin de yakınlarda bir yerlerde olduğunu anlıyorum. Bankalar Caddesinde ilk karşılaştığımızda birlikte dolaşacağımız gün için randevulaşırken söylemişti: “Benim telefon bir çalışır, bir çalışmaz. Ama sen sabah Taksim meydanına gel, beni bulursun. Beni bulamazsan da sandığı bulursun. Sen sandığı bul, ben seni bulurum.” 

44 yaşındaki Burak Ağabey 15 yaşından beri Tophane ve Galata civarında ayakkabı boyuyor. “İş durumuna göre” Cihangir tarafına da geçtiği oluyormuş ama öncelikli güzergahı Boğazkesen ve Bankalar caddeleri. İstiklal Caddesine çıkmak ise ayakkabı boyacıları için “yasak”. Sebebini o da tam olarak bilemiyor ama çıkarsa sandığını kaybedeceğinden emin. Nitekim yeni yılın bu ilk pazartesi sabahı, saat 9’da Taksim Metro Durağında buluştuktan sonra Cihangir’in ara sokaklarından hızlıca Tophane’ye doğru ilerliyoruz. “Aslında,” diyor “geç kaldık.” Çünkü insanların işe gittiği, caddelerin trafiğinin en yoğun saatleri bitti bitecek. Ama bazen bu sabah karmaşasını kafası kaldırmıyor ve kendine biraz “izin veriyor”: “Bizim Roman milleti için bu işin en iyi tarafı bu. Kaçta geldin, kaçta gittin, hesabını soran yok. Zaten her halükârda boyayıp boyayacağın ayakkabı 10, bilemedin 20.” Burak Ağabey günlük en az 10 iş yapmadan paydos etmiyor; 20 ayakkabıyı bulduğunda ise fazlasını pek zorlamıyor: “Sonuçta bunun cilası 50, boyası 100 lira. Bütün gün ayakkabı boyasam köşeyi mi döneceğim?” 

SODEV, İPA ve Sıfır Ayrımcılık Derneği’nin birlikte gerçekleştirdikleri “Türkiye’de Roman Toplulukları ve Yoksulluk Araştırması” raporuna (2022) göre, Roman vatandaşların ortalama hane halkı geliri açlık sınırının bile epey altında. İstanbul, Artvin, Adana, Diyarbakır ve Gaziantep’te yapılan araştırmanın katılımcılarının yüzde 77,5’i işsizlik sorunu yaşadığını belirtirken gelir kapıları büyük oranda temizlikçilik, atık toplayıcılığı, müzisyenlik ve seyyar satıcılık. Raporun en çarpıcı noktalarından biri ise seçme şansları olması durumunda Roman topluluğunun “hayalinin” doktorluk, mühendislik vb. “nitelikli meslekler” yerine çok büyük oranda memuriyet olması. Zira kent yaşamının günlük akışında içe içe geçmiş halde gözükseler bile farklı toplulukların aynı “yaşamı” yaşadıklarını söyleyebilmek kolay değil. Aynı araştırma, “beslenememe” sorununun 0-5 yaş arasındaki Roman çocuklar için akut halde olduğunu ortaya koyuyor. Ve Türkiye’de ortalama yaşam süresi 78,6 yıl olsa da Roman vatandaşlar ortalama 68,5 yıl yaşıyor. Farklı yaşamlar, farklı yaşam biçimlerini ve aynı zamanda farklı hayalleri getiriyor.

Burak Ağabey aslında “İstanbullu” değil. Ailesiyle birlikte Bursa’nın Karacabey ilçesinde yaşıyor. Orada, mevsimlik olarak zeytin toplayıcılığı ve ara sıra da düğünlerde müzisyenlik yapıyor. “Ek iş” olarak gördüğü ayakkabı boyacılığını Bursa’da da zaman zaman yaptığı oluyor ancak zeytin mevsimi biter bitmez soluğu İstanbul’da alıp senenin belki üçte birini burada geçiriyor. Bazen belki Balat’ta yaşayan kardeşlerinde, çok büyük oranda ise Küçükpazar’da bir otelde kalıyor. İstanbul’a “kafa dinlemeye” gelmişken bir de onların “gündüzü geceyi bilmez” gürültülerini çekmek istemiyor. Genelde öğleden sonra 3-4 gibi, otelin günlük kirasını ödeyecek ve karnını doyuracak kadar ayakkabı boyamış oluyor ve odasına dönerek ertesi gün için dinlenmeye çekiliyor. Ama bazı günler, “işler iyi gittiğinde”, cebinde fazladan para kaldığı da olabiliyor. Böyle günlerde, otele geçmeden önce birkaç saat bilardo oynamak en hoşuna giden şey: “Bilardoyu çok severim,” diyor “bakma, yeteneğim de vardır da… bir faydasını göremedik.”

Burak Ağabeyin şimdi askerde olan ve döndüğünde futbolcu olacağına inandığı 20 yaşındaki oğlu ve bir de 22 yaşında kızı var. Oğlu liseyi, kızı ise ilkokulu bitirdikten sonra eğitimlerine devam etmemişler. Nitekim Roman topluluğu için çocuklarını en azından ilkokula göndermek yaygın bir pratik olsa da özellikle mevsimlik işlerde çalışan çoğunluk açısından çocukların okula kayıtlı olsalar da devamlılık gösteren nitelikli bir eğitim alma olasılığı pek yüksek olmuyor. Bunun bir sonucu olarak çocukların liseye devam etme oranı yüzde 8,5 ile Türkiye ortalamasının oldukça altında (İPA, 2022). Mevsimlik “kır işi” olduğunda Burak Ağabeyin eşi ve iki çocuğu da genelde onunla birlikte tarlada çalışıyor. Kır işinin mevsimi bittiğinde oğlu da ayakkabı boyacılığı yapıyor mu diye merak ediyorum: “Küçükken yapmışlığı var da ona pek gelmiyor bu iş.” Yapsın ister miydi? Emin değil. O da şansını bir denesin istiyor. İhtimaldir, “tutturursa” futbolcu olacak. Tutturamazsa, ki onların dünyasında “tutturan” nadir görülür, “baba mesleği” hazır bekliyor. “Bizim Roman milletinin,” diyor “yapısına çok uygundur bu iş. Bakma, kazancı da fena değildir. Günlük 500 kâğıt. Çorbanı kaynatır. İnsanoğlu böyle, hep daha fazlasını istiyor ama bu yaşa kadar yaşayıp yaşattık işte bu işle. Allah bu sandığı elime verenden razı olsun.”

Fransız sosyolog Pierre Bourdieu (1990), toplulukların toplumsal tabakalaşma içerisinde kendi “kaderlerine düşen “yeri içselleştirip ona bağlanmalarına amor fati diyor. Latince’de amor kelimesi “sevgi” anlamına gelirken fati ise “kaçınılmaz olan”ı niteliyor. Yasal güvenceli piyasada pek yeri olmayan ve artık seçme şansına sahip olduğu bir dünya tasavvurunda dahi hayallerinin sınırı ancak memuriyete dokunabilen topluluklar için hayatta kalma seçenekleri çoğu zaman enformel iş piyasasının sunduğu ihtimaller ile sınırlı. Ayakkabı boyamak bir seçenek. Onu “seçmek” ve “sevmek”, doğar doğmaz yazı-tura atmaya başlayanlar için çoğu zaman kaçınılmaz. Seçme şansına sahip olduğu bir dünyada Burak Ağabeyin hayalindeki iş ne olurdu diye merak ediyorum: “Marangoz olmak isterdim aslında. Çocukken bayağı merakım da vardı. Ya da badana-boyacı. Babam badana-boya yapardı. Ben de yardım ederdim ona ama pek beceremezdim. Becerebilseydim isterdim badana-boyacı olmak.” Günümüzün dünyasında hayal kurma “özgürlüğü” hiçbir topluluğun tekelinde olmayabilir. Yine de hayallerin çerçevesi gerçek dünyada imal ediliyor.

Susam Bülten Nedir?

Her yer veri her yer data. Peki biz ne yapıyoruz?

Anlamanın, katkıda bulunabileceği diğer hedefler bir yana, kendisinin de bir amaç olduğuna inanıyor ve bu yolda ilerlemek istiyoruz. Her hafta yayımlanacak bültenimizde; lahmacun fiyatlarının il il enflasyon karşısındaki seyrinden meclis puan tablolarına (vekillerin performansına dair kapsamlı istatistiklere), dizilerde ve tartışma programlarında (görüntü işleme yöntemleriyle elde ettiğimiz verilerle) ne gördüğümüze, sokaklardaki hurda/eskici hikâyelerine kadar geniş bir yelpazede veriler ve analizler paylaşacağız. Her şeyi bir soru ve dolayısıyla bir araştırma konusu haline getirmeye hazır olan herkesi, bu bültenle aramıza bekliyoruz.

Sıkça Sorulan Sorular:
Adı neden Susam: Çünkü Research İstanbul ofisi Susam Sokak’ta 🙂

Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.